Türk bilek gücüyle kurduğu imparatorluğundan vazgeçmek, kılıç hakkıyla aldığı topraklarını terk etmek zorunda kaldığı 100 yıl öncesi zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi ortamda kurulduğunu tarihinin bilincinden olan her vatandaş iyi kötü biliyor, sanırım.
Aradan 4-5 nesil geçti ve bu topraklar üzerinde oynanan oyunları, ekonomik, sosyal çalkantıları, terör olaylarını, darbe girişimlerini, darbeleri gördü yaşadı bu toprakların üstündeki insanlar…
Kimisi hakkını helal etti gitti, kimi helal etmeden göçtü mutlak ve sonsuz aleme…
Her gelen, yaşayan ve göçen vatandaş, gördüklerini, yaşadıklarını, milletinin üstündeki sinsi planları, hainlikleri çocuklarına torunları aktardı.
Kimisi kitap yazdı, kimisi sinema filmi hazırladı kimisi gazete sütunlarından seslendi… Kimi mahalle kahvesinde seslendi ahaliye, kimisi, kimisi, kimisi…
Kimisi de küstü, konuşmadı, memleketinin yöneticilerinin siyasetçilerinin ne kadar aciz, basiretsiz olduğunu gördü bazen…
Bazen de ne kadar satılmışlıklar, ihanetler olduğunu hissetti ciğerlerinin en derininde ama “sabır” dedi.
Sustu!
Kimisi de susmadı, olan biteni kabullenmedi, “vatan” dedi,” millet” dedi, “hak” dedi…
Dünyadaki haksızlıklar üzerine kurulu düzene isyan etti…
“Dünya Beşten Büyüktür” dedi.
Mazlum milletlerin feryadına koştu, yetişti…
Zulme, zalime dur dedi, “One Minute” dedi…
Para baronlarına, faiz lobilerine, sömürgeci ülke siyasetçilerine posta koydu…
Peki, ne oldu bu yüzyılın son on yılında… Neler yaşandı hiç düşündünüz mü?
Bu ülkeye son 10 yılda nasıl diz çöktürülmeye çalışıldığını, ekonomik, askeri ve sokak darbeleriyle, terörle nasıl ayağına prangalar vurulmak istendiğini, pandemiye, savaşa, depreme rağmen Türkiye’nin nasıl ayakta kaldığını görüp de düşündünüz mü?
Bunların kime karşı yapıldığını, ne için yapıldığı hedefin ne olduğunu…
Sorguladınız mı?
Şimdi vakit senin vaktin, sorgula, düşün, “bir adam gitsin de ne olursa olsun” diyenlerin zihniyetini sorgula…
Özgürlük naraları atanların senin kara toprakta yatan şehidinin kanını yeniden istediği fark et!..
Vatan dediğin topraklarda neyin varsa yağmalamak istediklerini, yaptığın uçağı, arabayı, gemiyi, silahı yok etmek için diş bilediklerini fark et!..
Dinini, ırkını, töreni bozmaya geldiklerini, kılıç hakkı Ayasofya’yı elinden almaya geldiklerini fark et!..
14 Mayıs’ın yalnızca bir seçim günü olmadığını, yalnızca bir cumhurbaşkanı seçimi olmadığını, kaderini kendin yazacağını, attığın oyla ihanete ve zillete meydan mı vereceğini, yoksa atalarının emanetine sahip mi çıkacağını gösterdiğin gün olacağını unutma!..
14 Mayıs’ın, küfür ile imanın, hak ile batılın savaşının cephe gün olacağını unutma!..
14 Mayıs’ın Yüzyılın Hesabı olduğunu unutma!..
FACEBOOK YORUMLAR