Cinsel istismar çocukta güven duygusunun yıkılmasına yol açıyor

Cinsel istismar yalnızca içerisinde cinsel bir eylemin olmasını gerektirmiyor. Çocuğun izni ve onayı olmadan çocuğu öpmek, sıkıştırmak, çimdiklemek veya okşamanın da cinsel istismarın türleri olduğunu vurgulayan uzmanlar, çocukların bulundukları yaşa göre cinsel istismara farklı tepkiler verebildiklerini ifade ediyor. Cinsel istismara uğrayan çocuklarda öfke patlamaları, olayla ilgili kabus görme ve güven duygusunun yıkılması gibi birçok etkinin görülebileceği belirtiliyor. Ailelerin cinsel eğitim konusunda çocukları ile konuşmaktan çekinmemeleri, iyi ve kötü sır ayrımının çocuklara öğretilmesi uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor.

Cinsel istismar çocukta güven duygusunun yıkılmasına yol açıyor
30 Haziran 2021 - 14:50
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, cinsel eğitimin önemine değinerek çocukları cinsel istismarlardan korumaya yönelik ailelere tavsiyelerde bulundu.

Çocukların cinsel içerikli soruları yanıtlanmalı

Okul öncesi dönemden başlayarak çocukların cinsel eğitim içerikli "Ben nasıl dünyaya geldim, bebek nasıl olur, kardeşimi leylekler mi getirecek?" şeklindeki sorularının yanıtlanması gerektiğini ifade eden Saadet Aybeniz Yıldırım, “Çocukların bedenlerini tanımalarına yardımcı olmak ve istismardan korunmaları hakkında açık bir iletişimde olmak gerekiyor. Cinsel istismar yalnızca içerisinde cinsel bir eylemin olmasını gerektirmez. Çocuğun izni ve onayı olmadan çocuğu öpmek, sıkıştırmak, çimdiklemek veya okşamak da cinsel istismarın türleridir.” dedi.

Cinsel istismara verilen tepki yaşa göre değişebiliyor

Uzman Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, cinsel istismara uğrayan ya da uğradığı düşünülen çocuklarda tepkilerin yaştan yaşa farklılık gösterebildiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“10 yaş ve altındaki çocukların cinsel istismara vermiş olduğu tepkiler;   çocuğun kendi yaș ve gelișim düzeyine uygun olmayan cinsel bilgiye sahip olması, resimlerinde, oyunlarında ve davranışlarında cinsel içerikli temaların olması, sık ve ortalık yerde yapılan aşırı mastürbasyon, çocuğun konuşmasında cinsel içerikli sözcükleri sık kullanması, yalnız kalmak istememe, uyku sorunları, alt ıslatma, büyük tuvaletini kaçırma veya daha önce edinilen davranışlarda gerileme, kendini yaralayıcı ya da risk alıcı davranışlar, dürtüsellik, dikkat dağınıklığı veya konsantrasyon güçlüğü olarak öngörülebilir. Cinsel istismara uğramış 10 yaş üzerindeki çocuklarda ise rastgele cinsel ilişkiye girme veya tekrarlayan istismarlara maruz kalma riski vardır. Bunların dışında yeme bozuklukları, kendini yaralayıcı davranışlar, intihara eğilim, depresyon, sosyal geri çekilme, suça yönelme, erken olgunlaşma, okul ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar veya ani davranış değişiklikleri gözlemleyebiliriz.”

Cinsel istismarın tekrarlayıcı ve rahatsız edici etkileri oluyor

Yıldırım, cinsel istismarın yaratacağı etkileri şöyle sıraladı: “Tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, olayla ilgili kabuslar, karanlık olayı çağrıştırabileceğinden ya da kabus göreceğini düşündüğü için uyumak istememek, öfke patlamaları, olayı anımsatan her duruma karşı psikolojik sıkıntı yaşama hali, güven duygusunun yıkılması, insanlara güvenmeme, istismarı önleyemediği için acizlik hissetme veya depresyon sık görülen tepkilerdir.”

Cinsellik hakkında konuşmaktan çekinilmemeli

Aileler için cinsel eğitimi konuşmanın çoğu zaman zor olduğunu ifade eden Yıldırım, “Bunların nedenlerinden bazıları utanma duygusu, nasıl konuşacağını bilememe veya yanlış bir şey söylemekten korkmak olabilir. Cinsellik hakkında konuşmaktan çekinilmemeli. Yaşına uygun olarak kısa ve anlaşılır şekilde sorulan sorular cevaplanmalı. Doğum, cinsiyet farkı gibi sorular ebeveynler tarafından cevaplanmadığı zaman çocuk başka kaynaklardan cevap aramaya çalışacaktır.” diye konuştu.

Çocuğa bedenine izinsiz dokunulmaması gerektiği anlatılmalı

Çocuklara özel bölgelerinin anatomik isimleriyle yani vulva/penis, meme olarak öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, “Pipi, kuş, kuku ve benzeri isimlendirmeler tercih edilmemeli. Özel bölgelerine bir yabancının ya da tanıdık birinin dokunamayacağı öğretilmeli, doktorun bile sadece annesi ya da babası yanındayken özel bölgelerine dokunabileceği söylenmelidir. Çocuğa bedenine izinsiz dokunulmaması gerektiği anlatılmalı. Sarılmak ya da öpmek için çocuktan izin istenmeli. Eğer izin vermiyorsa zorlanmamalıdır. İyi dokunuşlar ve kötü dokunuşlar öğretilmeli. Örneğin özel bölgelerine dokunulmasını kötü dokunuş olarak tanımlarken ailesinin, arkadaşlarının sarılması, yanağından öpmesini iyi dokunuş olarak değerlendirebiliriz.” dedi.

İyi ve kötü sır ayrımı çocuklara öğretilmeli

Çocuklara iyi sır ve kötü sır öğretilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Cinsel istismara uğrayan çocuklara bunun bir sır olduğu söyleniyor. Her ne olursa olsun birinin özel bölgesine dokunmak istediğinde ya da dokunduğunda bağırması, çığlık atması, oradan güvenli bir yere uzaklaşması ve güvendiği yetişkinlere olayı anlatması gerektiği söylenmeli. Özel bölgeye dokunulması ve bunun saklanması kötü bir sırdır. Doğum günü için sürpriz bir kutlama yapmak iyi bir sırdır.” ifadelerini kullandı.

Çocuklara ‘Hayır’ diyebilme becerisi kazandırılmalı

Cinsel istismardan korunmaya yönelik eğitimlerin ortalama 6 aylık aralıklarla tekrarlanmasını tavsiye eden Uzman Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, “Her yaş grubu için önemli olan bir nokta da istenmeyen durumlara karşı ‘hayır’ diyebilme becerisidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen bir çocuk ya da ergen cinsel istismara uğradığında da hayır diyemeyebilir. Hayır diyebilme becerisi her yaş grubundaki çocuğa ve ergene kazandırılmalıdır.” diye konuştu.

Ergenlerin özel yaşantısına karışılmamalı

Uzman Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım; sorulara kaçamak ya da yanlış cevaplar vermenin, soruları çok fazla detay vererek açıklamanın, sorulara kızarak tepki vermenin, hiç cevap vermemenin ya da konuyu değiştirmenin sıkça yapılan yanlışlar arasında yer aldığını söyledi. Yıldırım son olarak, “Ebeveynler ergenlik dönemindeki çocuklara karşı aşırı koruyucu, ilgisiz veya her şeyi kendileri biliyormuş gibi davranılmamalı. Riskli davranışlar sergilemediği sürece ergenin kişisel ve özel yaşantısına karışılmamalı.” ifadelerini kullandı.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum