Kulak kireçlenmesi neden olur, nasıl geçer?

ABONE OL

Halk arasında 'kulak kireçlenmesi' olarak bilinen Otoskleroz rahatsızlığı ağırlıklı olarak kadınları etkilemekle birlikte 25-30 yaşlarındaki bireylerde daha sık görülüyor.

Reklam
Reklam

İşitme kaybı ve kulak çınlaması varsa dikkat!
Halk arasında “kulak kireçlenmesi” olarak bilinen Otoskleroz rahatsızlığı ağırlıklı olarak kadınları etkilemekle birlikte 25-30 yaşlarındaki bireylerde daha sık görülüyor. Otoskleroz rahatsızlığı olanlarda işitme kaybı, kulak çınlaması ve daha az oranda olmak üzere baş dönmesi belirtilerinin görülebildiğini belirten uzmanlar, tedavinin protezle mümkün olduğunu ifade ediyor. Uzmanlar, kulak kireçlenmesi rahatsızlığının tedavi edilmemesi durumunda hastada işitme kaybının artacağına dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Murat Topak, kulak kireçlenmesi rahatsızlığı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Neden ortaya çıktığı bulunamıyor
Otoskleroz rahatsızlığının kulak kireçlenmesi olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Murat Topak, “Otoskleroz iç kulağın kemik bölümünden ve üzengi kemikçiğinin tabanından kaynaklanıyor. Patolojinin boyutuna,   aktivitesine ve etkilediği bölgenin yerine göre işitme ve denge fonksiyonlarını etkileyen kulak kemiğinin henüz nedeni ortaya konulamamış  bir hastalığıdır. Hastalık sadece insanlarda oluştuğu için deneysel çalışmalar yapılamıyor” dedi.
25-30 yaşlarında daha sık görülüyor
Kulak kireçlenmesi rahatsızlığının toplumdan topluma değişmekle birlikte yüzde 0.3 ile yüzde 1 oranında görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Murat Topak, “Otoskleroz, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazla görülmekle birlikte en sık 20-35 yaşlar arasındaki bireylerde tespit ediliyor. Beyaz ırk dışında görülmesi çok nadir bir hastalık. Hastaların yüzde 60’ında aile öyküsü de oluyor” diye konuştu.
Bu belirtilere dikkat!
Kulak kireçlenmesi rahatsızlığında ön planda olan şikâyetlerin işitme kaybı, kulak çınlaması ve daha az oranda olmak üzere baş dönmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Murat Topak sözlerine şöyle devam etti:
“İşitme kaybı genellikle iki taraflıdır ve ilerleyicidir. Bir kulakta daha önce başlayabilir. Gebelikte işitme kaybı artar. İşitme kaybı, üzengi kemiğinin iç kulakla bağlantı bölgesinin kireçlenmesine bağlı olarak iletim tipi karakterindedir ancak iç kulağın etkilendiği durumlarda sensorinöral olarak isimlendirilen iç kulak tipi işitme kaybı özelliğinde olabilir. Kulak çınlaması işitme kaybı ilerledikçe artar. İşitme kaybının seyri hastadan hastaya farklılıklar gösterebilir. Bazı hastalarda işitme kaybı durağan devam eder ve yıllarca ilerlemeden kalabilir. Bazı hastalarda ise hızla ilerler. Hastaların %20-70’i araba, otobüs veya trenle yolculuk yaparken veya gürültülü ortamda çalışırken konuşma seslerini daha iyi duyduklarını ifade ederler. Ayrıca hastaların alçak sesle konuşmaları dikkat çeker.”
Protezle tedavi mümkün
Tanı konulduktan sonra tedavide esas olarak cerrahi tedavi ve işitme cihazı kullanılmasının ön planda olduğunu kaydeden Topak, “Bununla birlikte florid tedavisi de hastalığın ilerlemesine engel olma amacı ile kullanılabilir ancak etkinliğinin tam olarak belirlenememesi ve yan etkilerinin fazla olması nedeniyle bu yönteme sık başvurulmuyor. Cerrahi tedavide üzengi kemikçiğinin kireçlenme nedeniyle hareket edemeyen iç kulakla bağlantı sağlayan bölgesinde bir açıklık oluşturularak buraya bir protez yerleştiriliyor. Tedavi edilmediği takdirde hastada işitme kaybı artacaktır. Eğer hasta cerrahi tedaviyi kabul etmiyorsa işitme cihazı iyi bir seçenek olarak değerlendiriliyor” dedi.