Malumunuz geçen yazdan bu yana bazı konu başlıklarını sizlerle paylaşmaya vaktimiz olmadı. Hele ki yapılan uygulamaların ne denli yanlış olduğunu, kendi fikrimiz olarak belirtsek de, yine de bu konuda ilimizin siyasilerinin söylemleri olmadığı gibi anlatılanlara veya konuşulanlara kulak dahi asmadıklarına şahit olduk. İyi de bu durum hep böyle mi gidecek diye de sorulmaya başlandı. Yani lafın kısası yine şeker sektöründe yaşananlara kısaca bir göz atacağız.
Hani yaz döneminde Kayseri Şeker özelinde bahsettiğimiz borç ve ekonomik sorunların, bu günlerde karşımıza çıkmasına çok da şaşırmadığımı ifade etmek isterim. Herkes güllük gülistanlık şeklinde yorumlar yaparken, ben ve bazı arkadaşlarımızın yazılarında duyurduğu hiçte iç açıcı olmayan beyanatlar, o dönem bazılarının bir kulağından girdi, bir kulağından çıktı. Gelinen nokta da ise yapılan denetim gerçek resmin ortaya çıkmasına neden oldu. Bağımsız Denetim raporuna göre, fabrikanın toplam borcunun 5 milyar 475 milyon 426 bin 108 TL olduğu ortaya çıktı. Diğer yandan fabrikanın son 6 ayda ödediği faiz miktarı ise 172 milyon TL. Vay ki vay!.. Devasa bir rakam değil mi? Acaba bu kadar para ile neler yapılabilir? Kaç evi olmayan çiftçiye ev yapılır? Veya yeni yatırımlar yapılıp kaçında işsiz olan çiftçi çocukları istihdam ettirilebilir? Kaldı ki bu borç daha öncesinde yani geçen yaz yapılan mali genel kurul öncesinde 3,5 milyar TL civarı diye dillendirilmiyor muydu?
Ne oldu da bu kadar devasa bir rakam bir anda karşımıza çıktı? Acaba bu kadar borcu kapatabilmek için Şeker Fabrikası’nın arsasını satsak yeterli olur mu? Şimdi bunu bilmek gerçekten çok zor. Bakın daha önce yönetim kurulunda yer almış bir isim Metin Demircan sosyal medyasındaki paylaşımında bazı ciddi ithamlarda bulunmuş. Bu ithamlar karşısında ne denecek gerçekten bilemiyorum. Ama borç konusunda sanırım bu açıklamalar sizlerin dikkatini çekecek.
Bakın Demircan ne diyor: ”Geçen yıl torbası 198 TL olan şeker, bu yıl 400-1200 TL arasında satılmış olmasına rağmen, son iki aylık borcun bilançoya yansımamış haliyle bile, fabrikanın yaklaşık 5 miyar 475 milyon, eski parayla 5.475 kat trilyon borçlu olmasının sebebi, birçok kişinin fabrikadan tuttuğunu götürüyor olmasıdır.
Ve her şey uluorta cereyan etmesine rağmen yönetim ve denetimde bulunan arkadaşların her ne hikmetse, ellerinden hiç bir şey gelmemesidir.
Uzun süredir açıklıyorum. Okuyan bazı arkadaşlar, “kardeşim yeme içmeyle, çalmayla bu kadar borç olur mu?” diyor olabilir. Sırf yeme içme, çalmayla olmuyor zaten. O da var da!
Çok basit bir örnek vereyim; bırakın kendi şahsi araçlarının ihtiyaçlarının fabrika tarafından karşılanmasını, akrabasının aracının kışlık lastiği bile fabrika tarafından değiştiriliyorsa, 2 yıl önce hurdalık bölgesinde 3 ton bakır çalınıyor, Çalan kişi bilinmesine rağmen ustalığa terfi ettiriliyorsa ve hatta bu yağma, fabrikanın iş makinasının içindeki eski yağı boşaltıp sanayiye satmaya bile varıyorsa.
Ve maalesef benim verdiğim bu örnekler okyanusta bir damla bile değil ki hangi birisini yazacaksın, anlatacaksın. Benzer çaplı ufak büyük nice götürmelerle, bu kadar borcun olması gayet doğal. Ödenemiyor olması daha da doğal.
Atalarımızın güzel bir sözü var: işten artmaz, dişten artar, diye…
Fabrika ne kadar kar ederse etsin, kontrol edemediğin ya da etmek istemediğin kaçakların, zaafların varsa, fabrika kazanırken göz göre bu kadar borçlanır.
Hele bu kadar borcun üye olan çiftçilerin sırtında bir kambur gibi durduğunu görmek benim açımdan kolay ama ne yazık ki bu kamburu taşıyan bazı çiftçiler günü kurtardıklarına baktıklarından olayların daha farkında bile değiller diye düşünüyorum. “
Şimdi buradan sonuç çıkartacak olursak;
Öncelikle devletin yetkili makamlarına sormak isterim;
Vedat Ali Özışık zamanında yaklaşık 600 milyon TL borç olduğu belirtildi ve o zaman yapılan Boğazlıyan Şeker Fabrikası da bu borcun içinde diye ifade edilmişti. İşte o zaman Sanayi Bakanlığı’ndan gelen müfettişler, vekillerinde işin içinde parmağı olduğunu öğrendiğimiz durum karşısında kayyum ataması yapılmıştı. Peki, şimdi yaklaşık 5,5 katrilyon TL eski parayla borç karşısında bu kurumun sanayi veya tarım bakanlığının müfettişleri veya Kayserili vekiller neyi bekliyorsunuz?
Eğer işletmeyi yönetmek olayına farklı bakıyorsanız size zahmet vekillerimiz de dahil ne kadar borç olmalıdır ki yolunda gidiyor denilmeli, açıklar mısınız?
Ortaya çıkan tablo karşısında neden başta bakanlıklar olmak üzere diğer kuruluşlar sessiz kalıyor?
Üye olan çiftçiler bu kadar borç kimin diye neden sormuyor?
Eğer ki bu borç gerçek dışı ise olayın iç yüzü nedir? Kim aydınlatacak?
Kısacası daha bu konular çok konuşulacak gibi görünüyor. Hani bu yazımdan sonra ambarlar şeker dolu falan diye ahkam kesmesinler. Çünkü fabrika 9 ay boyunca o depolardaki üretilen şekeri harcayacak…