Mahallenin zengin, şımarık çocukları büyüdü!


Her mahallede, mahalle maçları olurdu. Futbol tutkusu ile yanıp tutuşan çocuklar, bazen bu sporu yapmak için top bulmakta bile zorlanırdı.
***

Ancak her zaman, futbol topu olan biri çıkardı.
Topun sahibi olan çocuklar, genellikle mahallenin zengin, şımarık, çoğu zaman şişko ve ukala çocuklarıydı.
Oyunun kurallarını onlar belirler, kimin oynayıp kimin oynamayacağı da onların insafına kalırdı.
Sonunda kaybeden bu zengin bebeleri, yenilgiyi hazmedemez, diğer çocukları topu alıp gitmekle tehdit ederdi.
***

O çocuklar zamanla büyüdü tabi.
Kimi geçen zamanla birlikte kendini de yeniledi, geliştirdi ve değiştirdi.
Ancak kimisi de topun sahibi ukala çocuk olmaya devam etti.
Hayat onları hep bir yerlere taşıdı.
Zaman da ukala çocukların zamanı olmaya devam etti.
***

Mahallenin fakir, top bile bulamayan çocukları ise ukalaların arkasında birleşmeye devam etti.
Çünkü güç, hala onların elindeydi.
Babalarının nüfuzu ve parası ile makam, mevki sahibi olan ukala çocuklar, bu ayrıcalıklarını hayat boyu kullanmaya devam etti.
***

Dünya, onların dünyası sanıyorlardı.
O zengin ve ukala çocuklar büyüdü.
Doymadılar!
***

Mideleri doysa da gözleri hiçbir zaman doymadı!
Babalarının işletmelerini yönetmekle kalmayıp saygın biri olmak adına farklı kapıları çalmaya başladılar!
Amaçları saygınlık kazanmak değil, belki de küçüklükteki gibi ‘topun sahibi benim’ mesajını sürdürmekti.
Onu da yaptılar!
***

Topun sahibi yine onlar oldu!
Ancak bu kez, doymayan gözün esiri oldular!
Topu da kirlettiler, üstlerini başlarını da…
Yılmadılar, yılmadılar, yılmadılar!
***

Batırdıkça oynamaya devam etmek istediler!
Oynadıkça da batırdılar!
Şimdi diğer çocuklar, onların batırdığı topu yeniden temizlemeye çalışıyor.
Ancak, ukala çocuk topu bırakmak istemiyor!